• THE SECURE FUTURE OF DIGITAL INTELLIGENCE: A TWO‑STAGE AUTHORIZATION MODEL AND THE DUAL SECURITY PROTOCOL KEY (DSPK)

    Foreword
    This work presents a forward‑looking architectural approach designed to ensure secure data access and transaction authorization in an era where digital intelligence systems are becoming deeply integrated into everyday life. The proposed Dual Security Protocol Key (DSPK) model extends beyond the capabilities of existing security keys by introducing a multi‑layered hardware‑based framework that incorporates a personal API core. Combining user consent with hardware‑anchored transaction validation reshapes how digital authority should be defined and controlled in the future.
    This analysis establishes the theoretical foundation for a next‑generation authorization model—one capable of surpassing the limitations of today’s digital assistant systems.

    Digital intelligence systems are no longer mere information tools; they have evolved into structures that support decision‑making, perform data analysis, and interact across a wide spectrum of domains. This expansion raises a critical question: ‘Within what boundaries should digital intelligence be authorized, and how can these boundaries be secured?’ The two‑stage model presented in this work provides a comprehensive answer to this question.

    1) Stage One: User‑Approved and Controlled Data Access
    Application Programming Interface (API) infrastructures provided by platforms form the basis of authorized data access for digital intelligence systems. An API is a standardized interface that enables different systems to communicate securely. At this stage, digital intelligence may only read data, analyze it, and provide insights to the user.

    Platforms such as Gmail, Spotify, and Google Drive offer read‑only API access. These interfaces allow digital intelligence to process data but do not grant any authority to perform actions. This analysis aims to go beyond the limitations of these existing APIs by defining a secure, hardware‑anchored authorization model for critical domains such as finance, healthcare, and logistics.

    In this stage, digital intelligence cannot perform actions. It may only read, analyze, and offer recommendations. All actual transaction authority is deferred to hardware‑based verification, defined in Stage Two.

    2) Stage Two: Hardware‑Based Transaction Authorization
    When digital intelligence proposes an action, execution requires confirmation from a physical security key. This confirmation may be provided by a YubiKey‑like device, biometric authentication, or similar hardware solutions. This approach represents one of the most secure transaction‑verification methods available today.

    3) Dual Security Protocol Key (DSPK): The Personal Security Core of the Future
    The Dual Security Protocol Key (DSPK) surpasses the single‑layer verification logic of traditional security keys by introducing an independent personal API core that stores the user’s security rules, transaction limits, platform profiles, and accessibility parameters. DSPK provides the foundational structure for the future authorization architecture of digital intelligence systems.

    The Personal API Core Inside DSPK
    DSPK stores the user’s transaction limits, platform‑specific permission structures, safe transaction zones, and accessibility protocols directly on the hardware device. Digital intelligence can perform actions only within the boundaries defined by DSPK. This shifts security from a software‑level model to a hardware‑anchored structure.

    A) Transaction Limits and the Virtual Card Model
    The user may define financial limits on DSPK, such as:

    • Maximum single‑transaction limit (e.g., 500 TL),
    • Monthly spending limit,
    • Allowed or restricted spending categories,
    • All digital‑intelligence‑initiated transactions being routed through a virtual card mechanism.
      This extends banking‑level security into personal hardware.

    B) Platform‑Specific Permission Profiles
    DSPK can store independent permission sets for each platform:

    • Delivery applications may allow only rescheduling,
    • E‑commerce platforms may prohibit purchasing and allow only cart additions,
    • Healthcare systems may allow only appointment viewing or cancellation.

    C) Transaction Safe Zones
    DSPK can evaluate whether a transaction request is trustworthy and automatically block suspicious attempts:

    • Requests made during unusual hours,
    • Requests originating from unknown devices,
    • Requests initiated from geographically inconsistent or risky locations.
      This introduces personalized threat modeling directly into hardware.

    D) Accessibility Protocols and Platform Recognition
    DSPK enhances not only security but accessibility as well. The device can detect the operating system it is connected to and automatically activate relevant accessibility tools:

    • macOS: VoiceOver is activated,
    • Windows: NVDA/JAWS or DSPK’s internal reader is launched,
    • iOS/Android: Accessibility shortcuts are automatically applied.
      This makes accessibility independent of user intervention.

    Conclusion
    This work defines a two‑stage authorization model and the DSPK framework to shape the future of secure digital intelligence interaction. The combination of hardware‑based verification and a personal API core provides a strong foundation for the controlled, safe, and customizable execution of actions by digital intelligence systems. DSPK has the potential to become one of the fundamental standards of future digital‑security ecosystems.

    AUTHOR/AUTHORS: Selim Dospatlı
    PUBLİCATİON DATE: 10.12.2025
    LAST UPDATED: 10.12.2025
    This translation was generated with the assistance of a digital intelligence system.

  • DİJİTAL ZEKÂLARIN GÜVENLİ GELECEĞİ: İKİ AŞAMALI YETKİLENDİRME VE DUAL SECURITY PROTOCOL KEY (DSPK) MODELİ

    Önsöz
    Bu çalışma, dijital zekânın insan yaşamında giderek genişleyen rolüne karşılık güvenli veri erişimi ve işlem yetkilendirmesi için yeni bir mimari yaklaşım sunmaktadır. Burada tanımlanan Dual Security Protocol Key (DSPK) modeli, mevcut güvenlik anahtarlarının ötesine geçen, kişisel API çekirdeği taşıyan çok katmanlı bir donanım tabanlı güvenlik çerçevesidir. Dijital zekânın işlem yapabilmesi için kullanıcı onayının donanım merkezli bir doğrulama mekanizmasıyla birleşmesi, güvenliğin geleceğe uygun şekilde yeniden tanımlanmasını sağlar.
    Bu analiz, bugünün dijital asistanlarının sınırlı yeteneklerini aşacak bir gelecek mimarisinin teorik temelini ortaya koymaktadır.

    Dijital zekâ sistemleri artık yalnızca bilgi sağlayan araçlar değildir; karar verme süreçlerini destekleyen, veri analiz eden ve hayatın çok farklı alanlarında aktif rol üstlenen yapılara dönüşmüştür. Bu dönüşüm beraberinde kritik bir soruyu getirir: ‘Dijital zekâ hangi sınırlar içerisinde yetkilendirilmeli ve bu yetki nasıl güvence altına alınmalıdır?’ Bu çalışma bu soruya iki aşamalı bir güvenlik modeli sunarak yanıt vermektedir.

    1) Birinci Aşama: Kullanıcı Onaylı ve Kontrollü Veri Erişimi
    Platformların sağladığı Application Programming Interface (API) altyapıları, dijital zekânın yetkili veri erişiminin temelini oluşturur. API, sistemlerin birbiriyle güvenli şekilde iletişim kurmasını sağlayan standart bir arayüzdür. Bu aşamada dijital zekâ yalnızca veri okuyabilir, analiz edebilir ve kullanıcıya bilgi sunabilir.

    Gmail, Spotify ve Drive gibi platformların sunduğu salt-okuma API erişimleri dijital zekânın veriyi işlemesine izin verir ancak işlem gerçekleştirme yetkisi tanımaz. Bu analiz, özellikle finans, sağlık ve lojistik gibi yüksek riskli alanlarda dijital zekânın işlem yapabilmesini donanım tabanlı bir doğrulama modeliyle güvenli hâle getirmeyi amaçlamaktadır.

    Bu aşamada dijital zekâ yalnızca okur, analiz eder ve kullanıcıya öneriler sunar; hiçbir işlem yetkisi tek başına kullanılamaz. Gerçek işlem yetkisi yalnızca fiziksel bir doğrulama mekanizmasıyla sağlanacaktır.

    2) İkinci Aşama: İşlem Yetkisi İçin Donanım Tabanlı Güvenlik
    Dijital zekâ herhangi bir işlem önerdiğinde bunu gerçekleştirebilmesi için fiziksel bir güvenlik anahtarından onay almalıdır. Bu doğrulama YubiKey, biyometrik doğrulama veya benzeri donanım çözümleriyle sağlanabilir. Bu yöntem günümüzün en güvenilir işlem doğrulama mekanizmalarından biridir.

    3) Dual Security Protocol Key (DSPK): Geleceğin Kişisel Güvenlik Çekirdeği
    Dual Security Protocol Key (DSPK), klasik güvenlik anahtarlarının sunduğu tek katmanlı doğrulama mantığını aşarak, kullanıcının güvenlik, işlem ve erişilebilirlik kurallarını kendi donanımında saklayan bağımsız bir kişisel API çekirdeği sunmaktadır. Bu yönüyle DSPK, dijital zekâ sistemlerinin gelecekteki yetki mimarisi için kritik bir temel oluşturur.

    DSPK İçindeki Kişisel API Çekirdeği (Personal API Core)
    DSPK, kullanıcının işlem limitlerini, platform bazlı yetki profillerini, güvenli işlem bölgelerini ve erişilebilirlik protokollerini kendi donanımı üzerinde barındırır. Dijital zekâ yalnızca DSPK’nın izin verdiği yapı içinde işlem yapabilir. Bu, güvenliği yazılım seviyesinden fiziksel donanım seviyesine taşır.

    A) İşlem Limitleri ve Sanal Kart Modeli
    Kullanıcı DSPK üzerinde finansal işlem sınırlarını şu şekilde tanımlayabilir:

    • Tek seferlik işlem limiti (ör. 500 TL),
    • Aylık toplam harcama limiti,
    • Yalnızca belirli harcama kategorilerine izin verilmesi,
    • Dijital zekâ tarafından yapılan işlemlerin her zaman sanal kart modunda yürütülmesi.
      Bu yapı, bankacılık güvenliğinin kişisel donanıma taşınmış hâlidir.

    B) Platform Bazlı Yetki Profilleri
    DSPK, farklı platformlar için bağımsız yetki seviyeleri tanımlayabilir:

    • Kargo uygulamalarında yalnızca teslimat erteleme yapılabilir,
    • E‑ticaret uygulamalarında satın alma yasaklanabilir, yalnızca sepete ekleme önerilebilir,
    • Sağlık uygulamalarında yalnızca randevu görüntüleme ve iptali serbest olabilir.

    C) Güvenli İşlem Bölgeleri (Transaction Safe Zones)
    DSPK, işlem isteğinin güvenilir olup olmadığını belirleyip şüpheli durumlarda işlemi otomatik olarak engelleyebilir:

    • Normal dışı saatlerde yapılan işlemler,
    • Tanınmayan cihazlardan gelen talepler,
    • Coğrafi olarak tutarsız konumlardan gelen istekler.
      Bu yapı, kişisel tehdit modellerini doğrudan donanıma taşır.

    D) Erişilebilirlik Protokolleri ve Platform Tanıma
    DSPK yalnızca güvenliği değil, erişilebilirliği de bütüncül bir şekilde yönetebilir. Donanım, bağlı olduğu işletim sistemini otomatik olarak algılayıp erişilebilirlik araçlarını devreye sokabilir:

    • macOS: VoiceOver otomatik etkinleşir,
    • Windows: NVDA/JAWS veya dahili ekran okuyucu devreye girer,
    • iOS/Android: Erişilebilirlik kestirmeleri otomatik olarak uygulanır.
      Bu yaklaşım, erişilebilirliği kullanıcı eyleminden bağımsız hâle getirir.

    Sonuç
    Bu çalışma, dijital zekânın yetki mimarisine dair iki aşamalı bir güvenlik modeli ve DSPK yapısını ortaya koymaktadır. Donanım tabanlı doğrulama ve kişisel API çekirdeği yaklaşımı, geleceğin dijital güvenlik standartlarına ışık tutmaktadır. DSPK, dijital zekânın kontrollü, güvenli ve kişiselleştirilebilir bir çerçevede işlem yapabilmesi için güçlü bir temel sunar.

    YAZAR/YAZARLAR:
    Selim Dospatlı
    YAYIM TARİHİ:
    10.12.2025
    GÜNCELLENME TARİHİ:
    10.12.2025

  • 3 Aralık – Anlamı En Çok Göz Ardı Edilen Gün

    Günümüz dünyasında hemen her tarih bir farkındalık temasıyla çerçeveleniyor. Bu durum, kolektif duyarlılığın arttığını gösteriyor gibi görünse de bazı günler aynı görünürlüğe ulaşamıyor. 3 Aralık, bu tarihlerin başında geliyor: Adı var ama etkisi gölgede kalıyor; konuşuluyor gibi yapılır ama gerçekten konuşulmuyor.

    Geçmişte 3 Aralık, çoğunlukla kurum içi toplantılarla, sembolik konuşmalarla ve hızlı programlarla tamamlanan rutin bir gündü. O dönemlerde çeşitli etkinlikler düzenlenir, farkındalık içerikli buluşmalar yapılırdı. Bugün ise bu tür programların azaldığı, engel olgusunun toplumsal düzeyde daha az sorgulandığı ve 3 Aralık’ın artık engelliler için bir “resmi izin günü” olarak konumlandığı bir dönemdeyiz. Artık engeller, hayatın akışının doğal bir parçasıymış gibi algılanıyor; daha doğrusu, bu şekilde algılanması kolaylaştırılıyor.

    Düşünce, Tasarım ve Adaletin Kesişim Noktası

    3 Aralık salt bir tarih değildir; içinde barındırdığı anlamın ve sorumluluğun yeniden düşünülmesi gereken bir toplumsal eşiktir.
    Bu bağlamda altı çizilmesi gereken üç temel ilke vardır:

    • Erişilebilirlik, bir tercih değil, toplumsal katılımın temel koşuludur.
    • Kapsayıcılık, bir iyilik pratiği değil, evrensel hak anlayışının doğal bir sonucudur.
    • Adalet, zamana ya da bir güne sınırlanamaz; işlerliği, sürekliliği ve eşitliği ile anlam kazanır.
      Bu üç ilke, sosyal ve kamusal alanların herkes için yaşanabilir olmasının teorik değil, pratik bir gereklilik olduğunu hatırlatır.

    Dijital Zeka ve Toplumsal Bilinç

    Teknolojinin öğrenme ve analiz kapasitesi bugün adlandırma tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Sıklıkla kullanılan “yapay zeka” ifadesi, insana ait düşünme, yorumlama ve anlamlandırma yetisini simüle eden bir mekanizma gibi bir algı yaratabilir. Oysa bugün teknolojinin temsil ettiği şey, taklit eden bir araçtan çok, önyargısız bir analiz kapasitesidir. Bu nedenle daha doğru ifade, dijital zeka olarak düşünülebilir.
    Ancak burada esas vurgu teknolojiye değil, insana yönelmelidir:
    Bir toplum teknolojiyi ne kadar geliştirirse geliştirsin, engellerin ortadan kalkması için asıl belirleyici güç, insanın düşünme biçimi ve olayları anlama kapasitesidir.
    Eğer bir toplum, farklı deneyimlerin ihtiyaçlarına göre düşünme becerisini geliştirmezse hem yenilikler havada kalır hem de eşitlik, teknik bir imkân olmaktan öteye taşınamaz. Bu yüzden 3 Aralık bize teknolojiden önce şunu söyler:
    İnsanın merakı ve adalet duygusu, toplumsal dönüşümün temelidir.

    3 Aralık’ın Akademik Sürüm Notu

    3 Aralık, kolektif farkındalık literatüründe kısa bir başlık değil; toplumsal ilişkilerin yeniden gözden geçirildiği bir satır olmalıdır:

    • Dünya, dile getirildiği kadar değil, anlaşıldığı kadar değişir.
    • İnsan, gördüğü kadar değil, düşünebildiği kadar gelişir.
    • Bir düşünce, yaygın olduğu için değil, herkes tarafından erişilebilir olduğu için meşrulaşır.

    Sonuç ve Ana Fikir

    Bu yazının temel argümanı tek bir cümlede toplanabilir:

    “Dünya, göründüğü kadar değil; anlaşıldığı kadar insandır.”

    YAZAR/YAZARLAR: Smartman

    YAYIM TARİHİ: 03.12.2025

    GÜNCELLENME TARİHİ: 10.12.2025

  • Uzun zaman geçti ki, her hangi bir yazı yayımlayamamıştım; Bu gün, içimden geldiği gibi yazmak istedim. Dünden beri gözümde bir ağrı var ve bu gitgide artıyor. Geçmişte de olmuştu, hassas bir yapısı olduğundan bazen böyle rahatsızlıklar olabiliyor. “E! Gözün ağırıyorsa, ne alaka okuyucu olarak bize ne…” diye düşünenler olabilir. İşte, tam da bu nokta da işin özüne gelmemizin zamanı… hastaneye, bir doktora gitmek istesem görme engelli olarak çok yakınımdaki hastaneye dahi gitmem neredeyse imkansız… bilindiği üzere son zamanlarda şehir hastanelerinin yapımıyla birlikte sağlık entegrasyonu ve bir çok imkanın bir araya gelmesi sağlandı. Peki, engelliler için, bu kapsamlı sistemin getirdiği yenilikler ve kolaylıklarda yok mu? Bu soruya net ve samimi bir şekilde olumlu cevap vermeyi çok isterdim ama ne yazık ki, bu sorunun cevabı hayla aranıyor… bu hastanelerin içerisinde modern iç navigasyon sistemleri var. “E, işte özellikle de görme engelliler için harika!” Ama, bu sistemlerin mobil cihazlara yüklenilerek kullanılacak kısmı kullanıcı dostu arayüze sahip değil. Diğer bir değişle erişilebilir değil. Gözü görenlerin dahi yer yer yakındığı bir uygulama… diğer bir sorun ise dış ulaşım, görme engellilerin hayatını kimse merak etmez ve onların sınırsız bir eksikliğe sahip hayatı kararmış, bir yaratık olarak görülmektedir. Bu düşünce her ne kadar dillendirilmese de engellilik durumundan dolayı bu insanlar toplumdan soyutlanır ve sayılarının azlığı sebebiyle de tüm talepleri olumsuz karşılanır ya da ötelenir. Peki onların aslında eksik organın yerine diğer var olan organlarının daha da gelişmiş olması? Hayır, hayır… bu bir şeyi değiştirmez… “onlar farklı yaratıklar, bizden değiller.” Mantığı hızla gelişip yaygınlaşmaktadır. Başta dedim ya, (içimden geçtiği gibi yazacağım…) sözümün arkasında durarak devam edeyim. Her 3 aralık dünya engelliler günü, değil mi? Peki bu günde neler yapıyoruz… 8 mart dünya kadınlar gününde, kadının eşitliği tartışılır, onların toplumda yaşadığı zorluklar, haksızlıklar ve bunlarla mücadeleri… hatta bunlara ek olarak o gün neredeyse kadına karşı şiddet haberleri ekranları kaplar. Peki 3 aralıkta ne olur, önceden eline verilmiş şiirler genelde de otizmli çocuklar… “onlar mucize… ama bu kadar yapabiliyorlar.” Hissiyatıyla kısa kısa haberlerle gün bitiyor. “Haksızlık yapma!” Diyenlere, evet bazen başka engel grupları da çıkıyor onlarda “imkansızı başaranlar…” şeklinde, örneğin birisinin yardımıyla yapılabilecek her hangi bir spor aktivitesi, engelliye özel spor aktivitesi, ya da her engellinin ulaşamayacağı “ünlü sanatçı pistte görme engelline aldırış yapmadan son sürat araba kullandı. Hatta, bir de ingiliz rakibi var…” bu 3 aralıkta olmasa bizi hatırlayan olmaz… 🙂 bir de olumlu yönlerimize toplumsal olarak göz atalım. Her şey kötü değil ki, örneğin isimsiz erişilebilirlik kahramanları var. Gıda da, KOSKA, neredeyse tüm ürünlerinde braille alfabeyle ürünün gramajı ve ne olduğu yazıyor. Eyüp sabri tuncer markası, tüm ürünlerinde aynı şekilde braille alfabesiyle bazı bilgiler yazıyor… yeterli mi? Tabi iki de tamamen değil, fakat bunu yapan bu üreticiler, niyetlerinin iyi olduğunu ve daha da fazlasını yapabileceklerini belirtmiş oluyorlar. Son zamanlarda kullandığım “Rode NTH-100 Pro” kulak üstü kulaklığın da dış kısmında braille alfabesiyle “R / L” harfleriyle kulaklığın yönü belirtilmiş kulak yastıklarının içine de normal, latin alfabesiyle “R / L” aynı şekilde yapılmış. Ne demek lazım, ADAMLAR YAPIYOR… 3 aralığa geri dönersek, bu markaların o gün ödüllendirilmesi ve diğer markaların da bu yolda devam etmelerinin teşvik edilmesi gerekmez mi? Engellilerin de hayatta yaşadığı ciddi sorunları ve bunlara yönelik çözümleri aynı 8 martta kadınların sorunlarının ele alınması gibi, gündeme getirip çözüm önerilerinin üretilmesi gerekmez mi? Hatta bir sonra ki yılda da bunlara yönelik üretilen çözümlerin, hayata geçirilen olumlu gelişmelerin ekranlara yansıtılması gerekmez mi? Önemli bir dip notu da burada belirtmekte fayda var: bu sorunlar ve çözüm yollarıyla ilgili belirtilen bu olumsuz durumlar, her hangi bir siyasi yorum içermemekte, bu bizim toplumsal olarak göstermemiz gereken tutumun ve farkındalığın bir yansımasıdır. Zaten yukarıda dile getirdiğimiz konuları sadece engeli olmayanlar gündeme getirmiyor değil. Engelliler de bu duruma kabullenme ve adaptasyon olarak baktıkları için, pek de bir şey değişmiyor. Aslında toplumsal bir yara olma seviyesine gelmiş bir konun benim maduriyetliklerim üzerinden bir sunumu olarak düşünebiliriz. Bir şeyler değişir mi? Neden olması engelliler de kadınlar gibi hakkını razı olmak yerine talep etme yoluna giderse, sadece bizim ülkemiz değil, genel olarak çoğu yöneticinin kayıtsız kalmayacağı hatta bu konuda çok şeylerin gelişebileceğine inanıyorum. Düzenlenme Tarihi: 02.09.2025 Son güncellenme Tarihi: 02.09.2025 Yazar-Yazarlar: Smartman / Bağlı Diğer Gerçek kişilik.

  • E-Nabız Web Uygulaması Erişilebilirlik Değerlendirmesi

    Bu yazıda, kişisel sağlık verilerinin yönetildiği E-Nabız platformu erişilebilirlik ve kullanılabilirlik açısından değerlendirilmekte; gerçekleştirilen testler doğrultusunda mevcut durum analiz edilerek geliştirme önerileri sunulmaktadır.

    1. Oturum Açma Ekranının Kullanıcı Deneyimi ve Erişilebilirlik Açısından İncelenmesi

    Oturum açma ekranında sunulan giriş seçeneklerinin daha estetik ve düzenli bir biçimde tasarlanması mümkündür. Hâlihazırda, kullanıcı adı ve parola alanlarının ardından bir “giriş” butonu bulunmaktadır. Buna ek olarak, e-Devlet ile giriş ve e-İmza ile giriş gibi alternatif kimlik doğrulama yöntemleri de sunulmaktadır. Ancak, mevcut seçenekler arasında mobil imza ile giriş alternatifi bulunmamaktadır. Bu seçeneğin de sisteme dâhil edilmesi ve tüm giriş yöntemlerinin “Diğer Giriş Seçenekleri” başlığı altında bir bağlantı aracılığıyla sunulması önerilmektedir. Bu tür bir yapı, kullanıcıya hız, esneklik ve görsel bütünlük açısından daha modern ve kullanıcı dostu bir deneyim sağlayacaktır.
    Oturum açma ekranında yer alan bazı ifadelerin İngilizce olarak görünmesi, sayfanın genel Türkçe dil yapısıyla çelişmektedir. Ekran okuyucu ile gerçekleştirilen kullanım sırasında “kukikonsent” gibi İngilizce kökenli bazı terimlerin seslendirilmesi, dil bütünlüğünü bozmakta ve kullanıcı deneyimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür dil tutarsızlıklarının giderilmesi, hem erişilebilirlik standartlarına uyum hem de kullanıcıların dijital ortamda bütüncül bir deneyim yaşaması açısından önem arz etmektedir.

    2. Ana Sayfa Arama Fonksiyonu ve Etiketleme Sorunları

    Ana sayfada yer alan arama alanı, kullanıcıya yeterli düzeyde açıklama sunmamaktadır. “Merhaba, size nasıl yardım edebilirim?” şeklindeki ifade, bu alanın geleneksel bir site içi arama motoru mu yoksa yapay zekâ destekli bir yardım hizmeti mi olduğunu açık bir şekilde ortaya koymamaktadır. Bu belirsizlik, kullanıcıların alanın işlevini doğru şekilde anlamalarını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, ilgili alanın işlevini yansıtan daha açıklayıcı bir etiketleme yapılması gerekmektedir. Ayrıca, arama alanına bitişik olarak konumlanan buton, ekran okuyucular tarafından yalnızca “düğme” şeklinde seslendirilmektedir. Bu durum, erişilebilirlik açısından yetersizdir. Butonun “ara” gibi, işlevini doğrudan ifade eden bir etiketle tanımlanması, kullanıcı deneyimini önemli ölçüde iyileştirecektir.

    3. Veri Giriş Ekranlarında Etiketleme Hataları

    Oturum açma ekranında yer alan boy ve kilo güncelleme alanındaki butonlar, ekran okuyucu teknolojileri tarafından “küçüktür” ve “büyüktür” şeklinde seslendirilmektedir. Bu durum, ilgili butonların yanlış veya eksik etiketlenmesinden kaynaklanmaktadır. Görsel bileşenlerin işlevlerini doğru biçimde yansıtmayan etiketler, görme engelli bireyler için kullanım zorluğu yaratmakta ve erişilebilirlik ilkeleriyle çelişmektedir. Bu nedenle, söz konusu butonların işlevlerine uygun olarak etiketlenmesi, erişilebilir dijital tasarım açısından gerekli bir iyileştirme olarak değerlendirilmektedir.

    4. Profil Resmi Alanının Erişilebilirliği

    Profil fotoğrafı alanında erişilebilirliğin sağlanabilmesi için, görselin durumu ekran okuyucular tarafından doğru şekilde seslendirilebilmelidir. Kullanıcı tarafından herhangi bir görsel yüklenmemişse bu alan “resim eklenmemiş” şeklinde, mevcut bir fotoğraf bulunması durumunda ise “mevcut kullanıcı resmi” olarak seslendirilmelidir. Bu kapsamda kullanılacak alternatif metin ifadesi, kullanıcıya yardımcı olacak biçimde genel ve kapsayıcı olmalı; ancak kişiye özel ya da gereksiz ayrıntılar içermemelidir. Bu tür betimlemeler, erişilebilirlik standartlarına uygunluk açısından temel bir gereklilik olarak değerlendirilmelidir.

    5. Görsel Öğeler ve Sayfa Yapısı ile İlgili Bulgular

    5.1 Öğelerin Sıralanması ve Anlamlı Etiketleme Eksikliği

    E-Nabız sistemine ilk kez giriş yapıldığında, ekran okuyucu teknolojileri tarafından algılanan öğeler sırasıyla; “ziyaret notları”, “hatırlatma”, “bildirimlerim”, “index”, “nul.jpg” (kullanıcı resmi), kullanıcı adı, “Merhaba, size nasıl yardım edebilirim?” ifadesini içeren metin alanı, etiketsiz bir şekilde tanımlanmış “ara” butonu, “akıllı asistan” ve ardından gelen 11 ana bağlantı biçimindedir. Bu yapısal sıralama, özellikle görsel içeriklerin erişilebilirliği bağlamında önemli sınırlılıklara işaret etmektedir. Sistem içerisinde yer alan görsellerin, dosya adları aracılığıyla tanımlanması; ekran okuyucu kullanan bireylerin görselin işlevini ya da bağlamını doğru şekilde anlamasını engellemektedir. Bu nedenle, tüm görsel öğelerin içerik ve işlevlerini yansıtan, anlamlı ve açıklayıcı alternatif metinlerle (alt metin/alt attribute) etiketlenmesi gerekmektedir. Söz konusu düzenleme, erişilebilirlik standartları doğrultusunda dijital kapsayıcılığı güçlendirecek ve görme engelli bireyler için kullanıcı deneyimini önemli ölçüde iyileştirecektir.

    5.2 Sayfa Geçişlerinde Algısal Tutarsızlıklar

    Kullanıcı “Tahlillerim” bağlantısına tıkladığında, sayfa yapısında herhangi bir yapısal değişiklik olmaksızın yeni içerik mevcut sayfanın en sağına eklenmektedir. Bu durum, özellikle ekran okuyucu kullanan görme engelli bireylerin sayfanın değişmediğini düşünmesine neden olmakta ve içerik erişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Benzer yapının yalnızca “Tahlillerim” bölümüne özgü olmadığı, diğer sayfa geçişlerinde de benzer biçimde algısal tutarsızlıklar yarattığı gözlemlenmiştir. Sayfa geçişlerinde yeni içeriklerin sayfanın başında ve net bir hiyerarşik yapı içerisinde sunulması, hem erişilebilirlik standartları hem de kullanıcı deneyimi açısından daha uygun bir yaklaşım olacaktır.
    5.3. İşlevsiz veya Anlamsız Öğeler

    Sayfa içeriğinde yer alan, herhangi bir anlamsal ya da işlevsel katkı sunmayan öğeler—özellikle boş <img> etiketleri gibi işlevsiz görseller—erişilebilirlik açısından olumsuzluk teşkil etmektedir. Bu tür öğelerin ya tamamen kaldırılması ya da işlevlerine uygun biçimde açıklayıcı etiketlerle yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Özellikle görsel içeriklere alternatif betimlemelerin (alt metin) eklenmesi, görme engelli kullanıcılar için bilgiye eşit erişimin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Bu tür düzenlemeler, dijital içeriklerin erişilebilirlik standartlarına uygun hâle getirilmesi açısından kritik önem taşımaktadır.
    Teknik Bilgiler

    Gerçekleştirilen test ve analiz süreci, Apple’ın macOS işletim sistemi üzerinde yürütülmüş olup, erişilebilirlik değerlendirmeleri için Safari web tarayıcısı ile macOS’e entegre gelen VoiceOver ekran okuyucu yazılımı kullanılmıştır. Test ortamına ilişkin teknik detaylar aşağıda belirtilmiştir:
    • İşletim Sistemi: macOS Sequoia 15.5 (build 24F74)
    • Web Tarayıcısı: Safari 18.5
    • Ekran Okuyucu: macOS Sequoia ile entegre VoiceOver (2025 güncellemesi)
    Bu yapılandırma, erişilebilirlik değerlendirmelerinin Apple ekosistemine özgü teknolojilerle gerçekleştirilmesini sağlamış ve özellikle görme engelli kullanıcı deneyimlerinin analiz edilmesinde temel teşkil etmiştir.

    Yayım Tarihi: 22.07.2025
    Son Güncellenme Tarihi: 23.07.2025
    Son Test Tarihi: 19.07.2025
    YAZAR/YAZARLAR:
    SMARTMAN

  • Günümüzde teknolojik yenilikler, günlük hayatımızı kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bizlere farklı bakış açıları da sunuyor. Özellikle ödeme sistemlerinde karşımıza çıkan yeni teknolojiler, hem pratiklik hem de güvenlik açısından pek çok avantaj sağlıyor. Ancak her yenilikte olduğu gibi, bu teknolojilerin de bazı dezavantajları bulunabiliyor. Bu yazıda, özellikle RingPay yüzüğü ve dokunmatik POS cihazlarının avantaj ve dezavantajlarını ele alacak; bu sistemlerin daha erişilebilir ve verimli hale gelmesi için bazı çözüm önerilerimizi paylaşacağız.

    RingPay Yüzüğü: Avantajlar ve Dezavantajlar
    Bir kamu bankası tarafından sunulan RingPay yüzüğü, taşıması kolay, kart gerektirmeyen ve su geçirmez yapısıyla dikkat çeken bir ödeme aracıdır. Bu sistem, özellikle tatil alanlarında veya spor aktivitelerinde kullanıcılara büyük kolaylık sağlamaktadır. Ancak yüzüğün içindeki NFC çipinin yönü doğru olmadığında ödeme sorunları yaşanabilmektedir.

    Çözüm Önerilerimiz:
    • Yönsüz NFC tasarımı: Yüzük, çipi her yönden aktif çalışacak şekilde tasarlanmalıdır.
    • Hissedilebilir motif: Yüzüğün doğru yönünü fiziksel olarak fark ettirecek kabartmalı bir işaret ya da desen ile yön algısı artırılabilir.

    Bu öneriler, sistemin daha kararlı ve kullanışlı hale gelmesine katkı sağlayacaktır.

    Dokunmatik POS Cihazları
    Günümüzde bazı bankalar tarafından kullanılan büyük boyutlu dokunmatik POS cihazları, özellikle görme engelli kullanıcılar için ciddi erişilebilirlik sorunları yaratmaktadır. Fiziksel tuş takımı olmayan bu cihazlarda şifre girişi imkânsız hale gelebilmektedir.

    Çözüm Önerilerimiz:
    • Klasik tuş takımlı POS cihazlarının kullanımına devam edilmelidir.

    • Alternatif kullanım seçenekleri sunulmalıdır. Örneğin, şifre giriş işlemi POS cihazı yerine kullanıcının mobil uygulaması üzerinden yapılabilir.

    Sonuç Olarak
    Finansal teknolojilerin gelişmesi heyecan verici bir süreçtir. Ancak bu gelişmelerin toplumun her kesimi için erişilebilir ve güvenli olması büyük önem taşımaktadır. RingPay yüzüğü gibi yeni nesil ürünlerin ve dokunmatik POS cihazlarının, küçük dokunuşlarla çok daha kullanışlı ve kapsayıcı hale gelmesini umut ediyoruz.
    Bu yazıda sunduğumuz çözüm önerileri, herhangi bir kuruluşu eleştirme amacı taşımamakta; aksine, mevcut sistemlerin daha iyi, kullanışlı ve erişilebilir hale gelebileceğini vurgulamayı hedeflemektedir.

  • Erişilebilirlik: Sadece Engelliler İçin Değil, Herkes İçin

    Erişilebilirlik sadece engel gruplarına sahip insanlar için değildir. Evet, çoğunlukla engelli bireylerin zorunlu ihtiyacı olsa da bu kavram, yazılım dünyasının tabiriyle “kullanıcının” ihtiyaçlarından biridir. Engellilik durumu olmayan kişiler, bu konunun mecburiyetinin dışında kaldıkları için bazı unsurları ve gereksinimleri ayrıntı olarak algılayabilir; kimi zaman da görsel estetik açısından değerlendirme yaparak kendilerini bu konunun dışında hissedebilirler.

    Bu doğal ve anlaşılabilir bir yaklaşım olsa da, erişilebilirlik engelli bireyler için bir zorunluluk, tüm kullanıcılar içinse kullanıcı deneyimini en üst düzeye taşıyan bir kalite ölçüsüdür. Erişilebilir web sayfaları ve uygulamalar, hem yerel hem de küresel ölçekte başarıyı yakalamaktadır.

    Örneğin, son dönemde giderek yaygınlaşan bir uygulama olarak, görsel öğelerin betimlemelerinin doğrudan görselin kodlarına eklenmesi, görme engelli bireylerin dijital ortamdaki özgürlüğüne önemli bir katkı sağlıyor. İlginç olan ise bu betimlemelerin, görseli doğrudan görebilen kullanıcılar tarafından fark edilmemesidir. Yani bu açıklamalar, sadece ekran okuyucu kullanan kişiler için görünürdür.

    Elbette yalnızca olumlu örneklerden bahsetmekle yetinmemeli, erişilebilir olmayan veya evrensel kullanım kolaylığına aykırı içerikleri de gündeme taşımalıyız. Hatta bu konuda öncü olup iyileştirmelere katkı sağlamalıyız.

    Bir örnek vermek gerekirse: Ülkemizde sıklıkla yapılan bir tasarım hatası, öğe sıralamalarındaki işlevsellikten uzak dizilimdir. Örneğin e-Devlet web sayfasında klavye kullanarak giriş yapılmak istendiğinde, TAB tuşuyla gezinildiğinde karşılaşılan öğe sıralaması şöyledir: kullanıcı adı, parola, şifre yenileme, iptal, giriş.

    Oysa ki kullanıcı adı ve parolayı girdikten sonra mantıksal olarak sırada “giriş” butonunun yer alması gerekir. Ardından kullanıcı herhangi bir sebeple işlemden vazgeçmek isterse “iptal” butonu, en son ise şifresini hatırlamayan kullanıcılar için “şifre yenileme” bağlantısı gelmelidir. Mevcut sıralama, kullanıcıya her girişte şifresini yenilemesi gerekiyormuş hissi vermekte ve “iptal” butonunun “giriş”ten önce gelmesi, mizahi bir şekilde “giriş yapmadan önce bir düşün” mesajı vermektedir.

    Bu gibi örnekleri gündemimize almamız, sadece erişilebilirlik için değil, tüm kullanıcılar için daha iyi deneyimler sunmak adına önemlidir. Bu nedenle hem bireysel hem kurumsal dijital içeriklerin erişilebilirlik testlerini yayımlayacak, ayrıca en erişilebilir ve en zayıf erişilebilirliğe sahip içerikleri karşılaştırmalı olarak ele alacağız.